ABD’nin en sert dedektiflerinden olan Joe Kenda'nın sunduğu Amerikan Dedektif, ülkenin dört bir yanından rahatsız edici ve inanılmaz vakalara yer veriyor. Teğmen Kenda, bu tuhaf suçların karmaşık ayrıntıları konusunda bize rehberlik ediyor.
Joe Kenda, 221B Dergi için Oben Budak’ın sorularını yanıtladı.
Investigation Discovery için yaptığınız iki programdan bahsederek başlayalım mı?
Investigation Discovery, Colorado Eyaleti’nin Colorado Springs şehrindeki cinayet soruşturmasında uzun süredir devam eden kariyerimi görüşmek istedi. Çözme oranı konusunda ulusal bir rekor kırdım. Vakaları çözme oranım %92 oldu. ABD’de cinayet açısından ulusal ortalama %55 ila %60 arasında değişir. Ben bundan biraz daha iyiydim ve bu onların ilgisini çekti. Bunun üzerine bana ulaştılar ve program teklif ettiler. Ben de şöyle dedim: Bu vakaları iki şartla anlatırım. Birincisi, biz sadece gerçeği söyleriz! Hollywood yapımlarını bilirsiniz. Araba kovalamacaları, abartılı anlatımlar ve sürekli silahlı çatışmalar… Bunlar sadece filmlerde olur. İkincisi, senaryo yok. Bu vakalarla ilgili söyleyeceklerimi söyleyeceğim ve öyle ilerleyeceğiz. Kabul ettiler, bu şekilde yaptık ve son derece iyi gitti. Her şeyin bu kadar iyi gitmesi beni şaşırttı.
Birkaç 100 vakadan sonra vakalarımı kullanmayı bırakmak zorunda kaldım çünkü anlatmadıklarım bebekler ve çocuklarla ilgiliydi ki bunlardan bahsetmek istemem. Diğerleri genel televizyon izleyicisi için fazlasıyla iğrençti. Ben de meslektaşlarım tarafından araştırılan diğer vakalar hakkında yorum yaptığım Amerikan Dedektif adlı ikinci seriye geçtim. Cinayet Avcısı, tamamı benim vakalarım olan 144 bölümle 9 yıl sürdü. Amerikan Dedektif’in 22 bölümü yayınlandı ve daha fazlası da yolda.
Gerçek suçlar ve cinayet hakkında belgesel dizileri neden bu kadar ilgi çekici?
Bunun halkın ilgisini çekeceğini düşünüyorum çünkü bu gerçek. Bu, hayali bir kahraman yaratan bir yazarın icadı değil, insanların nasıl davrandığına dair gerçekler. Bunlar ortalama bir insanın kendini özdeşleştirebileceği; birlikte çalıştığı, benzer yerlerde yaşayan ve benzer işlere sahip olmasına rağmen şiddet içeren davranışlara bulaşan insanlar hakkında. Sanırım insanların etkileyici bulmalarının nedeni bu.
Sizi cinayet dedektifi olmaya iten şey neydi?
Suçla ve insanların bunu neden işlediğiyle çok ilgileniyordum. Ömrümü suçları araştırarak geçireceksem, en kötü suçu yani cinayeti araştırmak istedim. Bir insanı öldüren kişiye karşı kendi yeteneğimle yükselip düşmeyeceğimi görmek istedim. Hiç kimse Tanrı’yı oynayamaz. Kimin yaşayıp kimin öleceğine siz karar veremezsiniz. Biri, vatandaşlarımdan birini öldürdüğünde bunu kişisel algılarım ve onu sonuna kadar takip ederim. Bunda başarılı olmak, tek bir beceri gerektirir: Asla ama asla pes etmemek.
Peki sizin deneyimlerinize dönelim. Bir dedektifin olay yerinde yaptığı ilk şey nedir?
Bir dedektifin olay yerinde yaptığı en önemli şey, ellerini ceplerine sokup etrafa bakmaktır. Bu konuda acele etmeyelim. Burada ne olduğunu bilmiyoruz. Olay yerinde aklımdaki sorular hep şunlardı: Neden burada şüpheliyle konuşuyorsun? Buraya nasıl girdin? İçeri girdin mi? İçeri zorla mı girdin, yoksa davet mi edildin? Kavga sırasında yerde bir şey kırılmışsa neden onu kırdınız da başka bir şeyi kırmadınız? Bu senin için önemli mi? Bir şey ifade ediyor mu? Burada bulunma nedeninizi anlatıyor mu? Cevabını bulamadığınız milyonlarca soru var ve mesele de bu. Bu cevaplara ulaşmalısınız. Bu yüzden yapılacak ilk şey, hiçbir şey yapmamaktır. Gördüğünüzü gözlemleyin. Gördükleriniz, daha sonra çok önemli hale gelebilir ya da birçoğu anlamsız hale gelebilir. Ama şimdilik hedefinizin yani katilin bulunduğu yerdesiniz. Buradayken ne yaptı?
Polis teşkilatında 23 yıllık bir kariyeriniz var; üzerinde çalıştığınız en tuhaf vakalar hangileri?
İnsanlar bana hep bunu soruyor ve cevabım hep aynı. Üzerinde çalıştığım her vaka benzersizdir. Hepsi ayrı bir gizem. Hepsinin farklı bileşenleri var. Şiddet içeren ölümün hoş bir yanı yok ve hiçbir film, hiçbir şey onu doğru şekilde anlatamaz.
Çözdüğünüz vakaları anlatmanızın, insanların farkındalığını artırmanın bir yolu olduğunu düşünüyor musunuz?
Gerçeklerin kamuoyuna duyurulması noktasında her vakanın bir amaca hizmet ettiğini düşünüyorum. Birkaç yıl önce genç bir kadın izleyicimden bir mektup aldım, Cinayet Avcısı programını izliyormuş, bir bölümde tacizci bir erkeğin nasıl hareket ettiğini anlatmıştım. Sözle başlayan sürecin fiziksel çatışmaya, şiddete ve cinayete nasıl ilerlediğini örneklemiştim… O programı izlerken bahsettiğim özellikleri, birlikte olduğu erkeğin de taşıdığını fark etmiş ve ondan hemen ayrılmış. “Sen benim hayatımı kurtardın” diye bitirmişti mektubunu. Bunu okuyunca bir TV şovu için o kadar da kötü bir sonuç değil diye düşündüm.
Taklit cinayetlere katkıda bulunabileceğinizden bir an bile korkmuyor musunuz?
Bence bu pek olası değil. Taklit, derinden rahatsız olan kişilerde ortaya çıkar ve derinden rahatsız olan kişiler, yeni bir plan geliştirilmeden önce bir planı 5 veya 10 dakikadan daha uzun süre tutamazlar. Dolayısıyla bu vakalarda kullanılan bazı yöntemlerin tartışılmasında taklitçiliği bir tehdit olarak görmüyorum. Bu arada elbette programda da her şeyi açıklamıyoruz.
Polislik mesleğine dair insanların göremediği şeyler neler sizce?
İnsanlar, polislerin özverisini anlamıyorlar. Kolluk kuvvetleri düşük maaş alıyor. Eğer paranın benim için bir anlamı olsaydı asla polis olmazdım. Bu mesleği seçmem, doğru olanı yapmakla alakalı. Birisi başka birine söylenemeyecek bir şey yaparsa iki seçeneğiniz vardır. Oturduğunuz yerde kalabilirsiniz ya da ayağa kalkabilirsiniz. Ben de ayağa kalktım ve bununla gurur duyuyorum. Konu para değildi. Başka hiçbir şeyle ilgili değildi. Önemli olan doğru olanı yapmaktı ve bugün dünyadaki pek çok insan bunu unutmuş görünüyor.
Bir adli bilimci için nihai sonuca yaklaşırken en zor şey nedir?
Herhangi bir adli bilimci için en zor şey, uygun bir örneği elinde tutmaktır. Numunenin yetersiz kaldığı, tam olarak doğru olmadığı veya olması gerektiği gibi muhafaza edilmediği zamanlar her zaman yaşanır. Yine de soruşturma için cevap vermeleri gerekiyor. Adli bilim, cezai soruşturmanın büyük bir bölümünü oluşturur. Bu alandaki en şaşırtıcı ilerleme, 1987 yılında yaşamın maddesi olan DNA analizinin bulunmasıyla başladı. Bu, ceza soruşturmasının sonuçlarında büyük bir fark yaratan, dikkate değer bir bilimsel ilerleme oldu.
Siz de suç hikâyeleri izliyor musunuz?
Hayır, o kadar fazla suç hikâyesinin içinde bulundum ve o kadar çok ceset gördüm ki izlemeye gerek duymuyorum. ABD’de Virginia’da yaşadığım yer, eyaletin kırsal bir bölgesi ve yakınlarda bir av kulübü var. Et için geyik gibi hayvanları avlamayı severler. Onlar et avcısı ve bunu anlıyorum. Katılmamı istediler, ben de “Ne yapmak için?” dedim. “Bizimle avlanmak istemiyor musun?” diye sordular. “Hayır, yeterince ölü şey gördüm. Hiçbir şeyi öldürmeme gerek yok” diye cevapladım. Bana baktılar, şok oldular. Ben ava karşı değildim. “Devam edin, tadını çıkarın, iyi vakit geçirin; ama beni dahil etmeyin” dedim.
Hayatınız boyunca belki yüzlerce katille karşılaştınız. Yanlış koşullar altında herhangi biri katil olabilir mi?
Elbette insan doğası öngörülebilir. İnsanlar doğası gereği şiddete eğilimlidir. Bu onların ahlakları, sağduyuları, davranışların sonuçlarına ilişkin anlayışları ve birbirimizle makul bir şekilde anlaşmamızı sağlayan tüm diğer şeyler tarafından belirlenir. Ancak duygu, bir rol oynar ve eğer duygu, kontrolü ele alırsa ve muhakeme yeteneğinizi ele geçirirse, işte o zaman herkes tehlikeli hale gelir. Bu gezegendeki her insan cinayet işleyebilir. Vahşi hayvanların bizden kaçmasının bir nedeni var. Ne olduğumuzu biliyorlar: bu gezegendeki en tehlikeli hayvan!