Roo Powell, çevrimiçi çocuk cinsel istismarını önlemek ve tehlikelerini ifşa etmek ister. Bu amaçla kurduğu yardım kuruluşu Safe from Online Sex Abuse, Türkçesiyle Çevrimiçi Cinsel İstismarla Mücadele ekibinin desteğini alarak çocuk istismarcılarıyla etkileşime girmek için reşit olmayan kız rolüne bürünür. İlk bölümü hemen izle,
SOSA’nın kurucusu Powell, 221B Dergi’nin kurumdaki çalışmaları ve programa dair sorularını yanıtladı.
Sizi SOSA’yı kurmaya iten sebep neydi? Neden organizasyonun çalışmalarını İstismarcının Peşinde’de göstermeye karar verdiniz?
SOSA’yı kurmamın sebebi ‘online’ cinsel istismarın nispeten yeni bir olgu olmasıydı. Örneğin Snapchat, sadece on yıldır var bu platform. Benim gençliğimse sosyal medya diye bir şey yoktu ve haliyle ailem bu konuda endişe duymuyordu. O zamanlar ebeveynlerin endişe duyduğu şey çocuğunun yakınında kimlerin bulunduğuydu. Tacizciler de sadece yakınlarındaki çocuklara erişebiliyorlardı. Ancak internet ve sosyal medya uygulamalarının yaygınlaşmasıyla, herhangi bir yerdeki herhangi biriyle konuşabilirsiniz. Bu da çevrimiçi istismara yol açabiliyor. Artık bir çocuğun istismara uğraması için faille aynı odada bulunması gerekmiyor. Bunu gördükçe internette yaşanabilecek şeyler hakkında bir farkındalık eksikliği olduğunu fark ettim. Her biri bir telefona sahip üç kızım var. Kızlarımdan ikisi ergenlik çağında ve bunlar bizim düzenli olarak yaptığımız konuşmalar. Bu sebeple bunun farkındalık yaratılması gereken bir şey olduğunu hissettim. Ancak aynı zamanda konu hakkında pek de bir şey yapılmıyordu. Çünkü bu çok yeni bir olgu ve çok fazla eğitim, farkındalık yaratma ve araştırma gerektiriyor. SOSA’yı kurmamın ardındaki itici güç buydu.
SOSA’nın çalışmalarını bir televizyon programına taşımanın olası zorlukları nelerdi?
Televizyona herhangi bir şey üretmek zordur. Her gün yaptığınız işte bir gün bir sürü kamerayla karşılaştığınızı düşünün. Bu kesinlikle zorlayıcı ve alışmam gereken bir durumdu. Buna rağmen bence İstismarcının Peşinde’nin en güzel yanı SOSA’da yaptığımız çalışmaları vurgulayabilmesi ve internette neler olabileceği konusunda uluslararası bir düzeyde farkındalık yaratabilmemizdi. Ebeveynler bu istismarın sadece Snapchat’te veya Instagram’da değil, iletişimin gerçekleşeceği herhangi bir uygulama veya internet sitesinde gerçekleşebileceğini farkına varıyorlar. Bir televizyon programı yapmanın beraberinde getirdiği tüm zorluklara rağmen artıları daha fazla. Çünkü artıları, bir toplumu onların sorumluluğunda yaşayan çocukları koruyabilmeleri hakkında bilinçlendirmek oluyor. Çocukları hep birlikte nasıl koruyabiliriz? Kolektif çabamız çevrimiçi cinsel istismarla mücadele edebilir mi? diye düşündürüyor.
SOSA ekibinin çalışmaları bu soruşturmalarda görev alan polislerle nasıl paylaşılıyor?
Olası herhangi bir operasyon için kamu görevlileri ve polis memurlarına dışarıdan destek veriyor ve onlarla birlikte çalışıyoruz. Çünkü bir eyaletin veya bölge savcısının belirlediği kurallara uymak bizim için de önemli. ABD’de yasalar değişiyor, eyaletten eyalete farklılık gösteriyor; bazen bir eyalette yasal olan bir şey sınırın hemen ötesinde yasal olmayabiliyor. Yani bunlar hep aklımızın bir köşesinde olan şeyler. Kamu görevlileri ve polislerle birlikte çalışıyor ve operasyona başlamadan önce kovuşturma için ne gerektiğini, ne tür kanıtların peşinde olduğumuzu ve kuralları konuşuyoruz. Yani büyük ölçüde birlikte çalışıyoruz. Böyle bir durumla karşılaştığımızca ICAC (Çocuklara Karşı İnternet Suçları) yetkilisiyle birkaç kez telefonlaşıyor, kanıtları ve dosyaları paylaşıyor ve faille nasıl ilerleyeceğimizi tartışıyorum. SOSA olarak, kolluk kuvveti olmadığımızı farkındayız ancak ona destek verebiliyoruz. Dolayısıyla herhangi bir operasyona destek olabildiğimiz için minnettarız.
Programın ilk sezonundan öğrendiğiniz ve ikinci sezona uygulayabildiğiniz en önemli ders neydi?
Bu gerçekten güzel bir soru. Bence ilk sezon insanları internette neler olabileceğine dair bilgilendirme üzerineydi ve dizinin değerinin büyük bir kısmının insanları bu avcıların ne kadar fazla olduğunu göstermekten geldiğini düşünüyorum. İkinci sezonda ise izleyiciler bu istismarın ne kadar hızlı gerçekleşebildiğini görecekler. Birçok insan çocuğu ikna ve manipüle etmenin aylar sürdüğünü ve ebeveynlerin bir noktada bunu farkedeceğini varsayıyor. Ancak taciz dakikalar içerisinde gerçekleşebilir: ebeveyn yemek veya ev işleriyle ilgilenirken veya çocuğun odasında telefonuyla yalnız kaldığı kısa bir anda. Söz konusu tacizciler gerçekten çok kurnazlar, yaptıkları işte ve çocukları manipüle etmekte çok iyiler. İzleyicilerin şu konularda şaşıracaklarına inanıyorum: Faillerin sayısının büyüklüğü. Tacizin ne denli hızlı gerçekleştiği. Başarılı olduğumuz tutuklamaların sayısı.
Takip etmekte özellikle zorlandığınız vakalar oldu mu?
Evet. Sık sık çocuklarla fotoğraf değil-tokuşu yapmak isteyen insanlarla karşılaşıyoruz. Ancak yaptıklarının yasadışı olduğunun farkında olan, bunu bir süredir devam ettiren ve nasıl yakalanmayacağını bilen sinsi failler de buluyoruz. Bu tür insanlar son derece kurnazlar, söyledikleri her şey yalan: mesela yaşadıkları şehiri ve yaşlarını yanlış söyler, kendilerine ait olmayan fotoğraflar gönderirler. Bu kişiler çoğu zaman çocuğun söylediği kişi olduğunu kanıtlamasını ve yaşını ispat etmesini talep ederler. Çok dikkatli davranırlar. Bu tür failleri tutukladığımızda bunu yıllardır yaptığını öğrendiğimiz oluyor. En şok edici vakalardan bazıları oniki yaşında bir çocuğu hedef alan birinin kendisinin de oniki yaşında olduğunu öğrendiğimiz veya daha kötüsü o kişinin bir koruyucu ebeveyn çıktığı türündeki vakalar. Bunlar gerçekten şok edici ve üzücü olabiliyor. Bu nedenle bu operasyonlara devam etmeyi önemli görüyorum. Alt düzey tacizcileri yakalamak kolay fakat daha paranoyak veya daha sofistike failleri yakalamak zor olabiliyor.
Reşit olmayan çocuklarla temas eden yetişkin faillerin davranışlarında herhangi bir patern görüyor musunuz?
Evet, görüyoruz. Genellikle benzer bir dil kullanılıyor. ‘Grooming’ hakkında konuştuğumuzda, faillerin bir çocukla yasadışı bir şey yapmak istediğinde onunla nasıl bir güven ilişkisi kurduğunu görüyoruz. Şöyle şeyler söyleyebiliyorlar: “Ailen seni anlamıyor fakat ben anlıyorum,” “İnternet tehlikeli bir yer ama ben seninle ilgilenecek, seni koruyacağım.” Çocuğun aklında dünyanın kötü bir yer olduğu ama onların onu koruyacağı fikrini yaratıyorlar. Bu, çocukta güven oluşturuyor. Bunu faillerin sık sık başvurduğu bir taktik olarak görüyoruz. Çocuklar kolay etkilenebilen varlıklar, kendilerini özel hissetmek, konuşabilecekleri birinin olması ve sırtlarını yaslayabilecekleri birinin olduğunu hissetmek isterler. Ben de biliyorum ki eğer ben 14 yaşındayken sosyal medya olsaydı ben bu taktiklerin hepsine kanardım. Zeki ya da ‘iyi’ bir çocuk olmadığım için değil, sadece ve sadece internette bir çocuk olduğum ve bu failler usta manipülatörler olduğu için.
İzleyicilerin programın iki sezonunu da izledikten sonra hangi mesajı almalarını istiyorsunuz?
İlk ve ikinci sezonun çevrimiçi cinsel istismar konusunda farkındalık yaratmasını umuyorum. SOSA’da kurban suçlamaya karşı güçlü bir duruş sergiliyoruz. Çoğu zaman insanlar “O çocuğun internette ne işi vardı?” “Neden o fotoğrafı paylaştı?” “O kişiyle neden ve nasıl konuşabildi?” gibi sorular soruyorlar. İstismarın hiçbir koşulda çocuğun suçu olmadığını vurgulamayı çok önemli görüyorum. Mağduru suçlamak, söz konusu faili ve gelecekteki failleri korumak demek. Bu düşünce, çocukları konuşmak ve şikayet etmekten geri tutabilir. Diziyi izleyen yetişkilerin çıkarmasını istediğim şey istismarın asla bir çocuğun suçu olmadığı ve bizim onları korumak için elimizden geleni yapmamız gerektiği. Şu an bize gelen çok sayıda genç yetişkin de var. “Diziyi izleyene kadar başıma gelenin taciz olduğunu fark etmemiştim.” diyorlar. “İstismarcının Peşinde’yi izledim ve ilk defa bunun benim hatam olmadığını farkına vardım.” Sadece bir kişinin bile iyileşmesine katkıda bulunmak bile çok güçlü bir şey. Çevrimiçi cinsel istismar bu yüzden çok sinsidir, insanları çok farklı şekillerde etkiler ve bir sürü yan hasara sebebiyet verir. Amacım, SOSA ve İstismarcının Peşinde’nin izleyicinin empati kurmasına, daha dikkatli davranmalarına ve çocuklarla çevrimiçi güvenlik hakkında konuşmalarına yardımcı olabilmesi.
Bu konuda ebeveynlere ne tavsiye edersiniz?
Her zaman çocuklarla çevrimiçi güvenlik hakkında açık ve dürüst bir biçimde konuşmanın önemli olduğunu söylüyorum. Bu benzetmeyi de çok kullanıyorum: Çocuğunuzla bir defa “seksin ne olduğunu anlattığınız bir konuşma” yapmazsanız, bu devam eden bir konuşmaya dönüşür. Aynı şey çevrimiçi güvenlik için de geçerli. Çocuğunuz yanlış bir şey yaptığında, ayağı takıldığında veya biri ona ulaşıp taciz ettiğinde yapabileceğiniz en iyi şey öfke ve panikle tepki vermemektir. Eğer bir çocuk ebeveynlerine gittiğinde onların “Telefonunu bana ver,” “Bu nasıl olur,” “Çok üzgünüm,” “Nasıl buna kandın,” gibi tepkiler vereceğini bilirse bu, çocuğun başına gelen istismarı paylaşmasını engelleyecektir. Utanıp ve sessiz kalabilirler. Bu nedenle, onlarla dürüst ve açık bir biçimde konuşun ve bir şeyler yanlış gittiğinde kötü tepki vermeyen bir ebeveyn olmaya gayret edin. Bu benim de öğrenmek zorunda olduğum bir şey. Eğer kızım: “Anne, otobüste yanlışıkla bilgisayarımı düşürdüm ve kırıldı” derse ilk tepkim pek tabii üzülmek olabilir. Ancak unutmamam gereken şey küçük krizlere verdiğim tepkinin onun aklında kaldığı. Dolayısıyla başlarına kötü bir şey gelirse bana gelebileceklerine ve benim onlar için bir güç ve çözüm kaynağı olduğuma inanmalarını istiyorum.